25 Şubat 2009 Çarşamba

Ece Sükan Vintage


Efendim bu hatun, çevremdekiler tarafından pek bir abartılınca üşenmedim şöyle bir araştırma yaptım. İyi de etmişim. Teşvikiye'deki mağazasından haberim oldu.

Bu hatun kızımız 2006 yılında yaptığı bir röportajında "Eğer giyinme IQ'su diye bir şey varsa, vintage o IQ'yu yükseltiyor. Farklı tasarımları taşıyabilme cesareti kazandırıyor" demiş. Hak vermemek olmaz. Hakikaten cesaret isteyen tasarımlar olabiliyor bu vintage denen parçalar arasında. Seviyor muyum? Bayılıyorum.. Kimi zaman giyebiliyorum ama pek sık değil.

Lise-Üniversite dönemlerimde bu konuda daha cesurdum sanırım. O cesareti yeniden yakalamam adına, Teşvikiye camiinin hemen arkasında kalan Ece Sükan Vintage dükkanına uğramam gerek.

Adres: Ahmet Fetgari Sokak No: 152 Teşvikiye / İstanbul 34360

20 Şubat 2009 Cuma

Gecikmiş bir mim: 4x4

Sevgili Suzy beni mimlemişti, ben de geciktirdim :( Özür dileyerek, hemen cevaplarıma geçiyorum izninizle..

Yaptığım 4 iş;
1- Antik bir kentin seramiklerinin çizimi
2- Takı tasarımı

Defalarca izlemekten sıkılmayacağım 4 film; Aslında çok var ama ilk aklıma gelenler;
1-Babam ve Oğlum
2-Melekler Şehri
3-Ulak
4-Panik Odası

Yaşadığım 4 Yer;
1-Doğduğumdan beri İstanbul'da yaşıyorum. Yalnızca üniversite sebebiyle 4 yıl Denizli'de yaşadım.

İzlediğim 4 tv programı;
1-Canım Ailem
2-
How I Met Your Mother
3-Afiş
4-Beş N Bir K


Tatil için gittiğim 4 yer;
1-Çeşme
2-Kuşadası
3-Antalya
4-Çınarcık

Sevdiğim 4 yemek;
1-Dürüm (Adana veya Tantuni) :)
2-İşkembe Çorbası
3-Mantı ve çeşitli soslardan yapılmış Makarnalar
4-İskender

Hemen şimdi olmak istediğim 4 yer;
1-Büyükada'da sevgilimle beraber
2-Deniz kenarında bir bankta
3-Laodikeia'da dostlarımla beraber
4-Sapsarı bir vosvosla hayalimde kurduğum evimizin önüne park ederken :)

Bir yağmur damlası olsaydım düşmek isteyeceğim 4 yer;
Sanırım olmak istediğim yerlerle aynı cevapları yineleyeceğim :)

Efendim, bu mim zaman aşımına uğradığı için kimseyi mimleyemiyorum maalesef. Suzy'ye içten teşekkürlerimi tekrar tekrar iletiyorum.

Herkese iyi haftasonları..
Sevgilerimle..

16 Şubat 2009 Pazartesi

Çizgilerde Anadolu için bir Karikatür

Geçtiğimiz günlerde Parkeoloji'de bir yarışmadan bahsetmiştim. Arkeoloji, Anadolu, kültürel mirasla ilgili bir karikatür yarışmasıydı. Çok yakın bir arkadaşım, kardeşim bu konudan bir öğrencisine bahsetmiş. O da bu karikatürü çizmiş. Yorumlarımızla destek olursak, inanıyorum ki çok sevinecek. Ben susayım, çizim konuşsun en iyisi..

14 Şubat 2009 Cumartesi

Aşk..

Sevgi emek ister..

Yaklaşık 4 yıl önceydi, bana bu kadar zamandır fedakarlık yapan, ilişkimize emek harcayan sevgilimle tanışmamız.
Karşılık beklemez mi hiç insan? Beklemezmiş..

Onu tanıyana kadar ben hep kederi yakıştırırdım aşka. Aşık olmayı ağlamak, huzursuz olmakla eşit sanırdım. Değilmiş.

Çevremdeki ilişkiler hep bir bencillikle başlar, ama kısa bir süre sonra 'aman efendim sen daha iyilerine layıksın' söylemiyle biterdi. Dinler dinler üzülürdüm. Dosdoğru bir ilişki yaşayamayacağımı sanırdım. Ta ki 4 yıl önceye kadar.
'Ağla Sevdam' kıvamında bağlandım ona.

Beni sen al
Yeminim var
Kül oldum, söndüm
Ateşine sar
Sar, al beni sana sar
Bana sensin yar..

Bunda da hüzün var değil mi? Ayselimin altını çizdiğinden mi, yoksa Yusuf Taşkın'ın sesindeki buğudan mıdır bilemem.. Hüzün olacak illa her aşkta. Özlem olur bir kere değil mi? Bazen dakikalar yıllar olur.. O da hüzündür, hem de en ağırı..

Neyse, herkese hüzünsüz aşklar dileğimle..

Bütün sevenlerin, yalnızca birbirlerine değil, aynı zamanda aynı yöne de bakabilen tüm sevgililerin, dostların, arkadaşların, annelerin, babaların, kardeşlerin 'sevgi günü' kutlu olsun. Öpüyorum hepinizi!

*Dipnot: Bu da böyle özel bir yazı oldu.

I love your blog!


Sevgili arkadaşım FLAME çok güzel bir ödül vermiş bana. Çoookkk teşekkür ediyorum ve mutluluktan havalara uçuyorum :)

Ödülün gönderilmesiyle ilgili 3 kural varmış;

1. Seni ödüllendiren blog yazarının linkini vermek.
2. Bu ödülü başka 7 blog sahibine linklerini vererek göndermek.
3. Seçilen blog yazarlarını durumdan haberdar etmek.

Öyle zor ki aranızdan 7 kişiyi seçmek :( Ama oyun bu sonuçta. Sıralama olmaksızın yazıyorum efendim. Ayrıca sağ taraftaki arkadaşlarım başlığında bulunan ve izlediklerim listesindeki bütün arkadaşlarımı seviyorum, seviyorum ki ordalar :)

Hepinizi seviyorum kısacası. Okumayı, yorum yazamasam da derdinizi paylaşmayı, sevdiklerinizi öğrenmeyi, bebişlerinizi ekrandan mıncıklamayı, modayı sizden takip etmeyi, bilmediğim yerlerin kültürlerine, bugünlerine dair izler bulmayı çok seviyorum. İyi ki tanıdım hepinizi, iyi ki varsınız..

Zilsiz Zarife
Şev_Lal
Lal
Bembi
Emrah ATİK - Requiem for a dream
Başak
Deniz

10 Şubat 2009 Salı

Çağan Irmak


Çağan Irmak.. Ona hayranlığım 'Asmalı Konak' dizisiyle başladı; 'Çemberimde Gül Oya' ile tutkuya dönüştü.. Ne yapsa izledim, ne yapsa beğendim. Ön yargı mı bu? Bilemem..

'Issız Adam'ı izlediğimde de aynı şeyleri düşündüm. Yine beğendim, yine duygulandım, yine ağladım..

'Çemberimde Gül Oya' bittiğinde kendimi çok yalnız hissetmiştim. Ya ben kendimi çok kaptırıyorum ya da Çağan Irmak, insanı hikayeye bir şekilde bağlıyor.
Çağan Irmak'ın eskiye bağlılığı belki de beni ona hayran kılan. Eski dönemler, eski aileler, eski plaklar, eski romanlar.. En önemlisi çocuk sevgisi. 'Babam ve Oğlum'da bir çocuğun gözünden izlediğim o dönem, 'Ulak'ta tekrar çocuklara verilen önem.. Hepsi ne kadar ince..

Seçtiği oyuncular da nasıl uyar o hikayelere hayret ederim her defasında.. Nasıl da düşünüp, bulur..

Issız Adam'da da plaklar yakaladı beni en derinden. Plaklarla büyüdüm ben, pikap çalıştırmayı öğrendim daha 2 yaşındayken. O anları hatırladım. Babamın plak koleksiyonu geldi gözümün önüne..

Çağan Irmak'ın yaptığı tüm işler beni inanılmaz etkiliyor, nedendir bilinmez. Kurgusu en başta olmak üzere hikayesi alır, götürür beni. Issız Adam da başı - sonu belli, ortası doldurulmuş hikayelerinden. Ama kesinlikle çok iyi doldurulmuş.. Melis Birkan'ın abartılı ezber repliklerini bir kenara bırakırsak, o duru güzelliğiyle yine role oturmuş, Çağan o rolü Melis'e oturtmuş.

"Çılgın Kalabalıktan Uzak" adlı bir kitap geçer filmde. 'Issız Adam'dır onun fimdeki yansısı. Asıl yalnızlığın, kalabalıkta yaşandığının altını çizer.

İşte bu yüzdendir kitabın filmde yer alması, Ada da öyle bir yaşantı ister. Sessiz sakin. Bir dönem kamera arkasında çalışmış ve bundan sıkılıp, çocuklara -yine Irmak'ın çocuk sevgisi- kostüm dikmeye başlamış.

İkinci el kitaplar doludur kitaplığım. En eskisi, 1938'e gider. O ikinci el kitaplar içinde ne anılar buldum ben bir bilseniz. Sevgiliye, babaya mektuplar, bir babanın oğlunun üniversite hayallerini paylaştığı kağıtlar, sınav kağıtları, telefon numaraları, faturalar vs.Issız Adam bu yüzden de etkiledi beni.. Eskiye bağlılık..

Müzikler de her defasında cuk diye oturur mu bir hikayeye? Yok yok, bu adam işi hakikaten biliyor..

Sözün özü, bu adam ne yapsa izlerim, ne yapsa beğenirim..


* Bir başka Çağan Irmak yazısı da burada.