Büyükada'da Bir Gün

Büyükada..

Gittiğim zaman dönmek istemeyeceğim nadir yerlerden biri..

Her sokağında, her adımda çocuk olduğum..

Mis kokulu Ada..

Giderken hem çok sevinirim, (sevinçten yolun ortasında zıplayacak kadar), hem de üzülürüm, gün sonunda dönülecek diye..

Bu sefer plan başkaydı aslında, tokalarım da yanımdaydı..

Büyükada sokaklarına kısmet oldu..

Bisikletle tepeye çıkmadan önce bu fotoğraflar.. Zira çıktıktan sonra pek halimiz kalmadı :)

Saçımdakiler masal esintili..

T-shirt'üm Alice temalı.. "Wonderland'de bir gül boyayıcısı.."

Önünde durduğum kapının tokmağının zerafetine dalıp gidiyorum. Parmağında yüzük bile var..

Sevgilim zor ayırıyor beni kapıdan..

Yola devam ediyoruz..

Adanın kedilerine yemek vermeden dönülmezki.. Bir dahaki gelişinizde karşılamazlar sizi yoksa..

Küsüp, kırılırlar..

Her ev, eski bir anıdır benim için Ada'da.. Issız gibi gelir bana sokakları.. Kapalı olan her kapının ardındaki yaşamı merak ederim burada.. Evet yalnızca burada.. Sonsuza dek yaşamak isteyeceğim yerde..

Modernleşen evlere bakarım hayretle sonra.. Tarihi dokusu zedelenmez Ada'da..

Zedelerlerse yaşayamazlarki Ada sakinleri..

Masal gibi pencerelere, kapılara dalıp giderim sonra..

Büyükada, masalım.. Toz pembe hayalim..

Türk filmlerindeki pembe panjurlu ev kıvamında severim ben Ada'yı..

Beni Ada'dan ayırmak için hayli dil dökmek gerekir..

Hüzünlenirim dönerken.. Ayaklarım geri geri gider..

Mekan: Büyükada.
Fotoğraflar, canım sevgilime; düzenlemesi, bana ait.

Seninle Dergisi'nde Bilun Design

Bilun Toka :)

Sevgili Tuğba'nın mesajıyla öğrendim, Seninle Dergisi'nde çiçekli tarak tokamın yayınlandığını. Çok teşekkürler Tuğba'cım. Tuğba da aynı dergide yer almış, kocaman tebrikler ona da :) Çok cici cıvıl cıvıl aksesuarları var onun da. Fotoğraf için sevgili Tuğba'ya teşekkürler bu arada :)

Bir Başarı ve Yaratıcılık Masalı: Yiğit Turhan

Sevgili Can yazdığında ağzım açık okumuş ve hayran olmuştum Yiğit'e. Can'ın izniyle ben de sayfamda kalsın istiyorum bu başarı masalı.

Can yazısının daha başlarında, bu ismi aklına yaz diyordu, "daha çok duyacağız"..

İşte başlıyoruz:

"Frankie Morello‘da staj/iş başvurusunu gerçekleştirmeye karar verdim ama gerek Türk olduğum ve oturma izni sorunlarım olduğu, gerekse moda eğitimim olmadığı için farklı bir şekilde CV yapmaya ve sunmaya karar verdim, çünkü başka türlü dikkatlerini çekeceğimi düşünmüyordum."

CV'si aşağıda Yiğit'in, hikayesi ise, burada.

Elbette işe kabul edildi. Aksi mümkün mü?

Şubat’taki Kadın Moda Haftasında Frankie Morello Blog‘un açılışı için bir fikir geliştirmiş Yiğit.

"Genelde defilelerde ön sıralar boş veya çok fazla ünlü ile kaynamazsa fotoğrafçılar 1-2 fotoğraf çekip giderler. Bize de sürekli ünlüler gelir ama gene de ben daha çok fotoğraf çekilmesini istiyordum. Bu yüzden blog açılışı için BryanBoy, Chiara Ferragni ve Kateloveme.net’in pelayosuyla anlastik.

Bunun dışında da blog açılışı icin gizemli bir viral marketing yapmak istedim. Yeni bir blogu; yeni bir bloggerla duyurmak istedim ve bu yeni blogger’ı herkes merak etsin diye kafasına kağıt poşet geçirttim. Yanına da 2 tane insan koydum gene kafası poşetli."

"Biri ex-top model edasıyla gelen bir modeldi. Ayağındaki topuklularla birlikte yaklaşık 1.90’a yakın boyu ve başındaki dantelli kese kağıdıyla çok dikkat çekiciydi. Diğeriyse daha kiloluydu ve Creative Director rolündeydi.
Şova 15 dakika kala, bu üçlüyü en öne yerleştirdik ve anında fotoğrafçılar başlarına üşüşüp çekim yapmaya başladılar. Konuşmalarını istemediğim için kendilerine özel hazırlanmış kartvizitler vermiştim ellerine ve bunları dağıttılar.

Defile bittiginde Prada’nın şovuna az kalmış olmasına rağmen insanlar gitmeyip hatıra fotoğrafı çektiriyorlardı!!"

Mutlaka ama mutlaka Yiğit'in hikayesini Can'dan okuyun..

"Vay Be" deme garantisi var ;)

Ve ben Yiğit'in masalını sevgilime armağan ediyorum :) Her konuda yaratıcılığı ve hep çözümü bulmasıyla beni hayli şaşırtan nişanlıma.. Umarım en az Yiğit kadar şanslı olur, ömrü boyunca :)

Ama o vatka nedir öyle? Ba-yıl-dım!!

 Yiğit çok farklı biri, yaratıcı ve çok zevkli!

Kocaman bir bravo da benden ;)

Vogue Yiğit Turhan Röportajı burada.

Star Gazetesi İstanbul Eki'nde Kim Var? :)

"fotoğrafın üzerine tıklayarak büyük halini görebilirsiniz"

Bugün (21 Nisan 2010) Star Gazetesi alanlar, İstanbul Eki'nin 7. sayfasında Bilun Design'in haberi ile karşılaştılar :) Sevgili Berrin HABERVEREN, kendisi gibi şeker bir haber hazırlamış, gazetede :) Buyrun ;)

Fotoğraf, Nuray Kılıç.

Hayalle Gerçek Arası - Kostümle Giysi Arası: Pınar Eriş

Pınar Eriş, çılgın mı çılgın bir tasarımcı. Aslında ben onu keşfetmekte geç kalmışım. Ben görene kadar, kendisi Imogen Heap'i giydirmiş, bir de ünlü şarkıcıyı Grammy ödüllerine kendi tasarladığı kıyafetle göndermiş. Ayrıca benim bildiğim kadarıyla Şebnem Ferah da Pınar Eriş'i tercih edenlerden..

TrendSetter dergisinde röportajını okuduğum bu çılgın hatuna tam anlamıyla bayıldığımı belirtmek istiyorum. Dergide demiş ki, "Modayı Takip Eden ama Modanın Kölesi Olmayanlara Hitap Ediyorum."
Kendisinin iki adet şiir kitabı da var: “Aşk’a Dair” ve “Mutluluk İçimizde”

Ürünlerini önceleri internette satışa sunmuş Pınar Eriş, talep çoğaldıkça Amerika'da başlayan bu masal serüveni Türkiye'ye kadar yankılanmış.

Ayrıca şapka da tasarlayan Pınar Eriş, aksesuarların giysilere kostüm kimliği kazandırdığını düşünüyor.

Çok da haklı bence..

Ürünlerini satın almak isterseniz, Laundromat'a uğramalısınız. (Galip Dede Cad. 93/b Kuledibi-Galata)

Facebook sayfası için buraya.

Koleksiyonunu incelemek isterseniz buraya.

V2K Designers ♥ Bloggers

17 Nisan Cumartesi günü Nişantaşı V2K'da Bloggerlar buluştu. Ben, yakın bir arkadaşımla oradaydım ve maalesef çok az kalabildim :/

Bu kısa zaman sürecinde tanıştığım tüm bloggerlar ve V2K çalışanları çok tatlı!! Keşke daha fazla kalıp, daha çok vakit geçirebilseydim.. Ev sahibesi Nil yine çok çok kocaman şekerdi :)

V2K Designers, Alexander Wang, Rick Owens, Hussein Chalayan, Erdem, Erin Wasson, Acne, Opening Ceremony, Rag&Bone, Preen gibi dünyaca ünlü tasarımcı ve markaların seçilmiş ürünlerini satan bir mağaza.