10 Kasım 2007 Cumartesi
2 Kasım 2007 Cuma
Film Sobesi
Sevgili Ayça sobelemişti beni; “beni benden alıp götüren filmler”i yazmam için.. Geç kaldım, biliyorum..
Aslında çok film var beni benden alıp götüren, her filmi yaşıyorum çünkü seyrederken.. Ama biri öyle bi’alıp götürmüş ki, aşağıdaki yazıyı yazıp, mail listemdeki herkese yollamışım..
“Babam ve Oğlum..”
Bu filme gitmenizi şiddetle tavsiye ediyorum..
Daha ilk 10 dk'da şiddetli bi'gök gürültüsü geliyor taa boğazınızdan.. Zaman en iyi ilaç diye umut ediyorsunuz ama bi'yandan da sanki duygusallık artacak ve dayanamayıp çıkıp gidecekmişsiniz gibi geliyor.. Ama sadece öyle geliyor.. Mıh gibi çakılıyorsunuz o sinemanın rahatsız koltuğuna..
Eğer anne ve baba değilseniz kırgınlıklarınızı, kırdıklarınızı düşünüyorsunuz.. Anne ve babanız geliyor gözünüzün önüne.. 'ya kırdıysam' diye geçiriyorsunuz içinizden.. Film boyu elinizdeki mendil sürekli değişiyor..
Çetin Tekindor nasıl bir sanatçıdır böyle.. Oynamamış, yaşamış sanki.. Kalkıp sarılasım geldi.. Ağlama diyesim.. Peki, bu hikâye gerçek midir? Çetin Tekindor'un sözlerinde nefret gibi duran ama yüreğindeki evlat sevgisinin gözlerinden geçip izleyiciye yansıması gerçek midir?Hümeyra'nın ellerinden saçlarına kadar yansımış fedakar anne tipi, Fikret Kuşkan'ın dik başlılığını evladı için öyle ya da böyle yendiği, Ege'nin ağzından koca bi'hayatın böyle güzel anlatıldığı.. Ve daha bir sürü şey için bu filmi izlemeniz gerek..
Bir kez daha işlemiş 80 darbesini Çağan Irmak.. Darbenin uğradığı bir aileyi..
..Ve saç tokalarına kadar o yılların kokusu, duygusu geliyor gözünüzün önüne..
Oyuncular da öyle bir bakıyor ki.. Darbe ertesi hüzün burun direklerinde sanki..
Bu filmi seyredin..üstelik 1 değil 2 kere seyredin.. Kendinizi, annenizi, babanızı, kardeşinizi, bebeğinizi, arkadaşınızı bulacaksınız.. Ve onları arayacaksınız.. Seslerini duymak yeter mi bilinmez ama bu filmin böyle bir psikolojisi var.. Birilerini arayıp 'ben buradayım' demek istiyorsunuz.. Veya yanınızdakine sarılıp 'iyi ki varsın' demek..
Bu filme gidin.. Evinizi görecek, hayata sımsıkı sarılacaksınız.. Ve kırgınlıklarınızı masaya yatıracaksınız..
Öyle etkili bir film ki.. bittikten sonra bile lavaboda hıçkıranlara şahit olacaksınız..
Bu filme gidin..
Ben kefilim, gidin bu filme..
Sanki komşu evde yaşanıyor her şey ya da sizin evinizde.. O kadar gerçek yani.. Mekan, duygu her şey çok hoş ve çok iyi düşünülmüş.. En ince ayrıntı bile o anı yaşamaya yetiyor..