2 Kasım 2007 Cuma

Film Sobesi

Sevgili Ayça sobelemişti beni; “beni benden alıp götüren filmler”i yazmam için.. Geç kaldım, biliyorum..

Aslında çok film var beni benden alıp götüren, her filmi yaşıyorum çünkü seyrederken.. Ama biri öyle bi’alıp götürmüş ki, aşağıdaki yazıyı yazıp, mail listemdeki herkese yollamışım..

“Babam ve Oğlum..”

Bu filme gitmenizi şiddetle tavsiye ediyorum..

Daha ilk 10 dk'da şiddetli bi'gök gürültüsü geliyor taa boğazınızdan.. Zaman en iyi ilaç diye umut ediyorsunuz ama bi'yandan da sanki duygusallık artacak ve dayanamayıp çıkıp gidecekmişsiniz gibi geliyor.. Ama sadece öyle geliyor.. Mıh gibi çakılıyorsunuz o sinemanın rahatsız koltuğuna..

Eğer anne ve baba değilseniz kırgınlıklarınızı, kırdıklarınızı düşünüyorsunuz.. Anne ve babanız geliyor gözünüzün önüne.. 'ya kırdıysam' diye geçiriyorsunuz içinizden.. Film boyu elinizdeki mendil sürekli değişiyor..

Çetin Tekindor nasıl bir sanatçıdır böyle.. Oynamamış, yaşamış sanki.. Kalkıp sarılasım geldi.. Ağlama diyesim.. Peki, bu hikâye gerçek midir? Çetin Tekindor'un sözlerinde nefret gibi duran ama yüreğindeki evlat sevgisinin gözlerinden geçip izleyiciye yansıması gerçek midir?Hümeyra'nın ellerinden saçlarına kadar yansımış fedakar anne tipi, Fikret Kuşkan'ın dik başlılığını evladı için öyle ya da böyle yendiği, Ege'nin ağzından koca bi'hayatın böyle güzel anlatıldığı.. Ve daha bir sürü şey için bu filmi izlemeniz gerek..

Bir kez daha işlemiş 80 darbesini Çağan Irmak.. Darbenin uğradığı bir aileyi..

..Ve saç tokalarına kadar o yılların kokusu, duygusu geliyor gözünüzün önüne..

Oyuncular da öyle bir bakıyor ki.. Darbe ertesi hüzün burun direklerinde sanki..

Bu filmi seyredin..üstelik 1 değil 2 kere seyredin.. Kendinizi, annenizi, babanızı, kardeşinizi, bebeğinizi, arkadaşınızı bulacaksınız.. Ve onları arayacaksınız.. Seslerini duymak yeter mi bilinmez ama bu filmin böyle bir psikolojisi var.. Birilerini arayıp 'ben buradayım' demek istiyorsunuz.. Veya yanınızdakine sarılıp 'iyi ki varsın' demek..

Bu filme gidin.. Evinizi görecek, hayata sımsıkı sarılacaksınız.. Ve kırgınlıklarınızı masaya yatıracaksınız..

Öyle etkili bir film ki.. bittikten sonra bile lavaboda hıçkıranlara şahit olacaksınız..

Bu filme gidin..

Ben kefilim, gidin bu filme..

Sanki komşu evde yaşanıyor her şey ya da sizin evinizde.. O kadar gerçek yani.. Mekan, duygu her şey çok hoş ve çok iyi düşünülmüş.. En ince ayrıntı bile o anı yaşamaya yetiyor..

10 yorum:

  1. çok güzel yorumlar aldıysam da filmle ilgili,çok ağlayacağımı ve etkisinden kurtulamayacağımı bildiğim için seyretmeye cesaret edemedim.:)))

    YanıtlaSil
  2. En iyisi aslında :)

    YanıtlaSil
  3. film seferihisar da çekildiği için....
    fikret kuşkan olduğu için
    defalarca kere izledim....
    hiç ağlamadım ama çoğu yer de taş gibi kesildim kaldım....

    YanıtlaSil
  4. Öyle Perilim, taş kesiliyor insan..

    YanıtlaSil
  5. ben çağan ırmak hayranıyım zaten. bir insan duyguyu insanın iliklerine kadar anca bu kadar geçirebilir. oyuncu seçimi de muhteşem. çemberimde gül oya dizisini de soluk almadan izliyordum zaten.

    YanıtlaSil
  6. Aynen Esra'cığım.. "Çemberimde Gül Oya" hayatımın dizisiydi..

    YanıtlaSil
  7. Bilun seni rüyamda gördüm, "Yazmak istediklerim var, bir blog daha açacağım" diyordun :)) Bazen böyle rüyalar görüyorum, uyanınca kendime gülüyorum :)

    Film benim için de çok etkileyiciydi.

    YanıtlaSil
  8. Hayır olsun Deniz :)

    YanıtlaSil
  9. ahhh harika bir film gerçekten.ben hamileyken gitmiştim ve sanırım hamileliğin de verdiği psikoloji ile katıla katıla ağladım eşimin omzunda.ama anne olduktan sonra izlediğimde deliler gibi ağladım.

    YanıtlaSil
  10. Canım benim ya.. Bebiş de hüzünlenmiştir içinde :( Çok ağır bir film gerçekten..

    YanıtlaSil

Vakit ayırdığınız için çok teşekkürler..
Sevgilerimle,

Bilun ŞEN