Türkiye'de 8 Mart, ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygınlaştı ve kapalı kapılar ardından sokaklara taştı.. Kadın, artık sesini duyurabilen, bir çok başarıya imza atan, yazan, çizen, üreten oldu..
İşte bu özel günde birbirinden üretken blogger arkadaşlarımın kapısını çaldım yine. Bu kadınlar gününde bana İDOL'lerini anlatmalarını istedim. Hepsi yine tüm sıcaklığıyla cevapladı sorularımı ve çoğu cevaplar beni ağlattı..
"Tanıdığım en güçlü, en başarılı kadından bahsetmek
istiyorum; babaannem. Hani derler ya hükümet gibi kadın diye, işte onlardan
biriydi benim babaannem. 1930’ların sofu Erzurum’unda, bütün ailesi, kız kısmı
okumaz derken, herkese kafa tutup, okulu bitirip, gizli gizli imtahanlara
girerek hemşire olmayı başarmış, 50 yıllık çalışma hayatında Gata da dahil
başhemşirelik yaptığı bütün hastanelerde, başhekimlerin bile çekindiği
otoriter, titiz, mükemmeliyetçi, çok sert görünüşlü ama aslında altın kalpli,
yardımsever bir kadındı o. Öyle cesurdu ki, o yıllarda bile kim ne der diye
düşünmeden, mutlu olmadığında boyun eğmek yerine, ayrılmayı seçerek tam 3
evlilik yaptı. Üstelik birinde, şu zamanda bile herkesin yapamayacağını yapıp,
önce çocuk doğurup sonra evlenerek. Son
derece güzel ve bakımlıydı da aynı zamanda. O kadar ki, 86 yaşında, hayata
gözlerini yumacağı hastaneye kaldırılırken bana hala, gece kremini çantasına
koyup koymadığımı soruyordu. Hiç unutmam çocukken, kıyafetlerine, çantalarına,
hazırlanırken eteklerinin ucuna kadar parfüm sürüşüne bakıp, nasıl özendiğimi.
Gezmeyi, yemeyi, giyinmeyi, para harcamayı çok severdi. O yüzden hiç birikimi
olmadı, eline geçen tüm parayı yiyerek ve yedirerek gönlünce yaşadı hayatını.
Ve de bütün bunların yanında inanılmaz güzel yemek yapar, mükemmel sofralar
hazırlardı. Hani hep derler ya ‘hayatımı yazsam roman olur’ diye, işte benim
babaannem romanlara, filmlere konu olabilecek bir karakterdi gerçekten de..
Yazının başında idolüm yok demiştim aslında ama şimdi tekrar hatırlayınca
anladım ki varmış. Nur içinde yat canım
babaannem, seni hiç unutmayacağım."
♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
"Tüm özelliklerine hayran olduğum bir insan yok dünya
üzerinde, dolayısıyla bir kadın da yok idol olarak alacağım. Ancak bir çok
farklı kadının bir çok farklı özelliğine hayranlık ve saygı duyan bir insanım.
Hayatıma giren, ki bu beni doğuran kadın ya da tanıştığım bir kadın olabileceği
gibi, okuduğum bir kitabın yazarı ya da kahramanı da olabilir; bir çok kadından
bir çok farklı şey öğrendim, deneyimlerinden faydalandım. O sebeple sadece bir
tane değil, bir çok kadın ve bir çok özellik var hayatımda sevdiğim, saydığım,
hayranlık duyduğum.
Umarım bir gün başka bir insan da benim en azından bir
özelliğim için bu cümleyi kurar, sanırım o gün hayatta bir şeyler başarabilmiş
hissederim kendi adıma... : )"
♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
"Benim idolüm, Ayşe ARMAN.. Ben O'nun yazılarıyla büyüdüm, cesaretlendim, tabusuz, yargısız
olmayı öğrendim.. Kadın olmayı, kadınlığımdan utanmamayı, seksin de aşk kadar
doğal olduğunu, bunları konuşmaktan çekinmemeyi, aynı zamanda kadınının bir
meta olmadığını, bir kadının hem güzel, hem üretken hem de aşık bir kadın
olabileceğini O'ndan öğrendim. O zaman küt saçlı,güneş gözlüklü, cesur kadındı
benim için.. Bir de Adana'lıydı,aynı topraktandık.. Adana'lılar içtendir,lafları
ağzında olur, lafı dolandırmazlar,çok açık yürekli ve yardımseverlerdir. O da
öyleydi!
Kimilerine göre çok sığdı, kimilerine göre boş beleş
konular yazıyordu, kimilerine göre seksten başka bildiği bir şey yoktu. Ama O
dibine kadar kadındı, kadınlığını istediği gibi yaşıyordu, bundan da hiç
gocunmuyordu, gocunmadığı gibi milyonlar satan bir gazetede de alenen
yazıyordu. İnsanı cesaretlendiriyordu, O'ndan nefret edenler bile köşesini
okumadan duramıyorlardı. Belki dünyayı kurtarmıyordu, tıp dalında çığırlar
açıp, uzaya füze göndermiyordu ama kadınların yüreğine dokunuyordu, kadınları
yüreklendiriyordu. 'Kadınsınız, kadınlığınızla gurur duyunuz, bedeniz sizin
bedeniniz, ona sahip çıkınız' diyordu. Belki bu da bilimde,sanatta çığır açmak
kadar önemliydi. Belki değil, bence % 100 önemliydi.
Bu vesileyle, her kadının kadınlığını yaşayabildiği,
kendini özgür ve mutlu hissettiği bir ülke, bir dünya diliyorum.
Kadınlar! Günümüz kutlu olsun! Sadece 8 Mart değil, her
gün kadınların günü olsun! :)
Sevgiyle,aşk'la kalın.."
♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
"Benim idolüm, Carrie Bradshaw sanırım. Esasında bu soruya cevap vermeden çok düşündüm. Neyi,
kimi çok seviyorum, neye hayranım diye, aklıma da bir sürü isim geldi. Ama biri
oyuncu biri anne biri şarkıcı biri başka bir şey... Sadece kişiliklerine ve
başarılarına hayranım.
Ama Carrie Bradshaw yaratılmış bir karakter olmasına
rağmen, bana en yakın o geldi. Diziyi izleyip kendini onda görmen gibi bir şey
değil ama o, hayata karşı duruşu, yaklaşımı, zerafeti... Benim olamadığım,
örnek aldığım ve fakat belki de asla olmayacağım biri o.
Carrie herkes tarafından sevilen bir karakter mesela.
Benim için öyle değil, hiç olmadı. Beni seven çok seviyor, sevmeyen de hiç
sevmiyor. Bir stili var (esasında SJP'nin de stiline bayılırım, tam benlik) bir
de çok zarif. Hep zarif biri olmak istemişimdir ama hiç olamadım. O öyle ama.
Naif, kırılgan, tatlı, komik...
Ha güzel mi, hiç değil. Ama o karizması var ya, onu
hepimizden daha güzel yapıyor. Bir de köşe yazarı ve alışveriş konusunda tam
bir gerizekalı. Ama Carrie Bradshaw sözleri, stili ve hayatıyla hepimizi hala
ekrana kilitleyen bir efsane değil mi? Şahane yazılıp oynanmamış mı?
(Belki bir dizi karakterini beğenmek ve örnek almak biraz
tuhaf oldu ama şu hayatta hepimiz birer karakter değil miyiz yahu?)"
♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
"Benim idolum canım annem. Sanırım yaradılışında
sinirlerini koymayı unutmuşlar diye düşünüyorum. Keza öyle değilse de takdire
şayan bir insan. Öyle başkadır ki. Dedikodu yapmayı sevmeyeceği gibi her zaman
ara yapıcıdır. Hayatının hiç bir döneminde ortalığı bozmaya çalışmamış aksine
kimsenin lafını kimseye söylemez ve huzurla ara bulucudur. Sanırım anneannemden
kaynaklanıyor. Canım anneannem de öyledir, tüm aileyi bir tutar. Herkes orada
toplanır, huzurlu sohbetler, yemekler yenir ve dağılınır.
Ailede canım annemin adı sayın marankisaraçoğlutay dır
:)) Karatay, Maranki ve Saraçoğlu'nu takip eder, gündemi bilir ve bizi de ona
göre yönlendirir.
Kuzumu büyütürken sürekli kitap okur, kendi tabiriyle inci
gibi işler kuzumu. Beslenmesinden, düzenine, eğitimine öyle büyük payı vardır
ki. Eşim, annem ve ben aynı dili konuşuruz kuzumuzun düzeni için. Düşünsenize
2 yaşına geldi televizyonu yeni fark etti ama bazı nüanslar ilgisini çekiyor. En
güzeli de beslenmesi; şeker ve tuzla tanışmadı.Artık okula giderse de tanışacak
ne yapalım temeli sağlam olsun da:))
Meleğim her zaman bakımlıdır, ne kadar yorgun olursa
olsun gözünde kalemi ve rimeli olmadan kendisini görürseniz işte o gün kırmızı
karın yağdığı gündür :) Ayrıca güzellik
uzmanı fakat artık çalışmıyor.
Düğünlerimizin vazgeçilmez makyözüdür, 20
kişi en az onun elinden çıkar o derece :)))
Annem, kardeşimin ve benim sorunlarımızın süngeri; biz her
şeyi canım annemle son gün paylaşsak bile, annem sorunu alırrrrrr güzelce emer
ve yumuşatarak babacığımla konuşur, halleder :)))) Kıyamam ki çokkkkk kahrımızı
çekti :))))) Öğrencilik hayatı diyelim, siz anlayın :))))
Kedileri hiç sevmem deyip de sabahın 05.00 inde kedi
miyavlaması duyup, güvenlik ile beraber kediyi bulup daha minicik diye eve
alıp, aşılarını yaptırıp, büyüyünce bırakacağım dediği Sylvester 2.5 senedir
ailemizde :))) Ayrıca evimizde papağanlar, tavşanlar yani kimler geldi kimler
geçti:))
Yazmakla bitmeyecek sanırım, eminim herkesin annesi bir
melektir ama benimkinin kanatları var o ayrı :)))
Annenizin her daim
yanınızda olacağı sevgi dolu günler.."
♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
"Benim için dünyadaki en kutsal insan, en örnek alınası
anne, en hamarat kadın ve EN’lerin en güzellerini üzerinde taşıyan tek insandır ANNEM.
Çoğu zaman o küçücük ve deneyimsiz aklımla ona akıl
vermeye çalışsam ve bu kadar merhametli, bu kadar yufka yürekli olmaması konusunda onun kafasını
şişirsem de, bir yandan bana ayna olan ve beni de kendi gibi herkesi, herşeyi seven, küçücük
şeylerden mutlu olmayı bilen bir insan yapan
muhteşem varlıktır O.
Aman yavrum sen yorulma diyerek, yıllarca hayatı mutfakta
geçmiş olmasına rağmen ilk kez mutfağa girmişcesine hevesle en sevdiğim yemekleri, pastaları, börekleri en büyük hazla benim için hazırlayan, 1 dilim az yesem hemen aç kaldım diye üzülen ve hala 3
yaşında çocukmuşum gibi ağzımdan burnumdan lokmaları sokuşturan bir anne O.
Karadeniz'in dalgalı denizi gibi bir hırçın bir durgun
babamı yıllardır idare eden, hem çocuklarını büyük bir aşkla büyütüp, hem de huysuz kocasının bitmeyen
isteklerine cevap veren ve bütün bunları yaparken asla “offff” demeyen, benim hiçbir zaman
olamayacağım kadar sabır küpü bir eş, “Ailemizin birleşmiş milletler barış ve huzur elçisi” O.
Sabah akşam yediği salatalıklardan olsa gerek hala pamuk
gibi pürüzsüz cildi ve her daim mis gibi anne kokmaya devam edecek olan gıdısıyla benim annem
güzel annem, kadının dibi annem! ^.^"
♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
"Aslına bakarsan belli bir kişiyi kendime idol yapmak gibi bir olayım olmadı hiçbir zaman ama çok beğendiğim isimler hep oldu.
Dolce&Gabbana defilesinde, podyumda yere kapaklandığında arkasını dönüp koşarak uzaklaşmak yerine, ayağa kalkıp yürümeye devam eden (4.Sezon 2. bölüm) Carrie Bradshaw ya da doktora yoluna baş koyan bir kadının tek yolunun, sıkıcı bir akademisyenlik olmadığının kanıtı olan Styleboom nasıl beğenilmez ki?"
♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
"Örnek aldığım bir iki kadın var.
Bunlardan birisi kayınvalidem Oya Alp.
Zeki, başarılı, kültürlü, sosyal ve neşeli :) Aslında özellikleri saymakla bitmez.
En önemlisi eşim gibi bir birey yetişmiş olduğu için hayranım.
Toplumda örnek alınacak kadın modeli. Ondan öğreneceğim çok şey var."
♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
"Benim idolüm hayatı boyunca bulunduğu şartların tüm
zorluklarına rağmen hiçbir gün yılmayan ve çalışmaktan yorulmayan, kendi ayakları üstünde duran
bir kadın, ”babaannem”. Babannem 18 yaşına geldiği zaman doğduğu ülke olan
Romanya’daki 2. Dünya Savaşının halen devam eden etkilerinden, kıtlıktan ve okluktan kaçmak
istemiş ama babası memleketinden
gitmeyi kendine hiç yediremiyormuş. Babaannem yılmamış,
tüm ailesine pasaport çıkartmış ve tren biletlerini alıp Türkiye’ye getirmiş. İstanbul’a geldiklerinde babannem dikiş dikerek ailesine
yardımcı olmuş. Derken kendisi gibi Romanya’dan gelen Murat Bey ile tanışıp evlenmiş ve 4
çocuk dünyaya getirmiş. Dedem disiplinli ve otoriter bir erkekti ve inanın bir eş olarak onu idare
etmek çok zordu. Babaannem hem çok iyi bir ev hanımı oldu, hem terzilik yaparak parasını
kazandı, hem felçli kayınvalidesine baktı hem de bütün çocuklarını okuttu. Babanem çocuklarını okula
gönderdikten sonra, yanında çalışan kızlar eve gelirmiş. Akşama kadar dikiş diker, prova
yaparmış. İstanbul’un zengin hanımları babaanneme gelip manto, tayyör, ceket ve elbise
diktirirmiş. Akşam üstü terzi atolyesine dönen evini toplar, yemeğini yapar, çocukları ile ilgilenip,
kayınvalidesinin bakımını yapardı. Hiçbir zaman yoruldum demedi. Yengemin, halalarımın ve hatta
annemin gelinliğini de babaannem dikti. Tırnaklarıyla çalışıp kazandığı parasını hepimiz için bol
bol harcadı da bir tek kendi için hiçbir şey
almadı. Dedem vefat ettikten sonra, tek kalan babaannem;
en büyük hayali olan hac görevini de yerine getirdi. Bugün hala hiçbir gün boş durmaz.
Yaşını söylemiyorum, nazar değmesin diye ama evinin her işinin üstesinden gelir. Mantı açar, dikiş
diker, gazete okur, mendil işler, örgü örer ama asla yorulmaz. He bir de Salı öğlen yemeğini dışarıda
yer. Hayatımda tanıdığım en komik, en
eğlenceli kadınlardan birisidir. Dizi izlerken kola
içmeyi ve cips yemeyi çok sever. Eski fotoğraflara bayılır. En sevdiği şarkı “çile bülbülüm çile” dir. Magazini çok iyi takip eder. Serdar Ortaç’ın kumar oynamasına çok kızar. Bir dönem Esra Ceyhan’ın bebeği
olsun diye Kuran okumuşluğu da vardır.
Evinin alışverişini Salı pazarından yapar, sebzesini
meyvesini elleriyle seçer. Boş oturan insandan hiç hoşlanmaz. Benim hayatımdaki en büyük idolüm o’dur. O
benim canımdır."
♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
"Ben o kadar şanslıyım ki harika bir ailem ve geçmişim
var. Hangi birinden bahsedeyim bilmiyorum, sanırım en ilgi çekici olan Sara
Okçu.
Babamın amcasının eşi, Nazım Hikmetin teyzesi.
Kuzguncukta yalıda
yaşıyorlardı, herkes tarafından sevilen sayılan, uğruna şiirler yazılan, derin
masmavi gözlü, Atatürk tarafından göz koyulmuş biriydi.
Ona hayranlığım
başladığında çok küçüktüm, bana ipince zarif bilezikler vermişti ve mendilin
içinde saklamamı söylemişti. Zamanında Atatürk'le tanışmış. Atatürk onu o kadar
beğenmiş ki yaşın biraz daha büyük olsaydı seni alırdım demiş ve ona Sariko
adını takmış. :) Şimdilerde hakkında kitap yazılıyor, biz de merakla
bekliyoruz.
Babaannem ise güzelliği yine ayrı dillere destan,
zamanında bir protokolde tanıştığı Mısır prensinin inanılmaz değerli hediyeler
gönderdiği, çok yardımsever, çok da lükse düşkün biriymiş. Tam bir eski
İstanbul hanımefendisiymiş. Onun adını taşımaktan her zaman çok gurur duydum.
Hiç tanımadığım insanlardan onun torunu olduğum için çok şanslı olduğumu duymak
inanılmaz gurur verici benim için.
Çok yeni kaybettiğim anneannem ise gerçek bir melek. Her
zaman bana ilham veren, müthiş yemekler yapan, herkes tarafından sevilen
inanılmaz komik ve pozitif bir kadındı. Eh böyle bir aileden nasıl bir anne ve
baba çıkıyor düşünün. Hepsi için söyleyecek çok şey var. Hepsi benim idolüm,
gururum."
♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
"Birçoğumuz gibi benim de hayran olduğum, tarihe damgasına
vuran kadın kesinlikle Coco Chanel... Bir kadının isterse neler
başarabileceğinin en güzel örneği olan Chanel, en dipten başlayarak hırsını,
dehası ve yeteneğiyle birleştirmiş ve moda anlayışını yeniden şekillendirerek,
birçok kadına ilham vermiştir.
Kadına pantolonu ilk giydiren kişi olan Chanel
"Pantolon, kadını özgürleştirir" demiş, hatta yaptığı işe rağmen
"Bir kadının en çıplak hali en iyi giyindiği halidir" diyebilecek
kadar da cesur olmuştur. Şatafatlı moda dünyasının tersine giderek, sadeliği ve
şıklığı dünyaya kabul ettirmiş, 87 yaşına kadar da aktif olarak çalışmaya devam
etmiştir. Bahsettiklerim ve dahasını duyup da O'na hayran olmamak mümkün değil.
Bir kadının, bir insanın inandıktan sonra neleri başarabileceğinin en canlı
örneği.. Yazımı onun çok sevdiğim sözlerinden biriyle noktalıyorum: Moda geçer,
stil kalır... Sevgiler.."
15 yorum:
Tatlı kuzucum bu postta harika olmuş:)Seninde kadınlar gününü kutlarım:)Kocaman öpüyorum
ne güzel dolu dolu bi post olmuş bu Biluuun <3
burdaki kadınların hepsi birbirinden güçlü, güzel, cesur ve aşık ^.^
cok guzel bir derleme olmus =) blogumda hediye cekilişim var =) beklerim:)
Canım yine o kadar güzel bir post olmuş ki, bloggerların hikayelerini roman gibi heyecanla okudum, ne güzel olmuş, dergi tadında, kitap tadında bir post olmuş, inanılmaz keyif aldım. Bugünkü postumda buna ve dünkü bakım postuna da yer verdim hatta :) Öpüyorumm çok!
http://lunaparkqueen.blogspot.com/2013/03/ysl-make-up-manifesto.html
Bu yazıyı okuyunca insanlarda iz bırakanların ne kadar şanslı olduklarını düşündüm ve ne kadar mükemmel insanlar olduklarını... Hepsi çok güzel hikayeler ve bir solukta okudum canım, ellerine sağlık.
Bir de Tuğçe'nin babaanesine bayıldığımı belirtmeden geçemeyeceğim. :)
Sevgiler çokça! :)
CANIM BENIM ELLERINE EMEGINE SAGLIK..POSTUMDA SENDEN BAHSETTIM :))) SAHANESIN SEN...SEVGILER
* GÜLŞAH EROL,
Kitap kurdum benim, ben de kocaman öpüyorum. Kutlu olsun günümüz :)
** MİNİKKUŞ,
Canım kuşum, çoook teşekkürler ;) Ben de her bir hikayeye ayrı bayıldım, her birinden ayrı etkilendim. Öpüyorum kocaman..
*** RAINBOW GATHERER,
Çok teşekkürler :)
**** CANSIN EKŞİ,
Sevgiler :)
***** LUNAPARK QUEEN,
Canımm, vallahi sayenizde oldu. Sizin elinize, yüreğinize sağlık.. Çook teşekkürler tekrar, kocaman öpüyorum
****** BURCU KOLAT,
Burcu'cum çok teşekkürler, çok sevindim beğenmene. Hepsi çok özel hikayeler.. Vee ben de bayıldım Tuğçe'nin babaannesine, ne tatlı değil mi? Çok çok sevgiler :)
******* KOKOŞ KELEBEK,
Canım benim, hepsi sizin sayenizde kuzucum :) Çok teşekkürler tekrar. Koskocaman öpüyorum seni :)
ne harika bir yazı olmuş bu böyle ;)
BEİJAA VİNTAGE, çooook teşekkürler :)
Yorum Gönder