26 Nisan 2008 Cumartesi

Şevval Beni Mimlerse..

Sevgili Şevval'ciğim mimlemiş beni, kibar hatun :) Hem de çok güzel bir konuda mimlemiş. "Kitaplarım". Ben okuduğum kitaplardan bahsettim. Kütüphanem bir sürü güzel kitapla dolu, aslında birbirinden ayırt edemiyorum ama hepsini değil de sadece beni en çok etkileyenlerden aklıma ilk gelenleri yazdım. Aklıma ilk gelenleri bile ayırmakta epey zorluk çektim.
Okuma sevdasını ortaokuldaki sevgili hocam Emine Şenay MUTLUAY sayesinde kazandım. Her sınav öncesi 2-3 kitap önerir, kendimizi ancak farklı kitaplar okuyarak geliştireceğimizi söylerdi. O dönem en çok etkilendiğim kitaplar, Yeşil Kiraz ve İnce Memed’ti. Sonra büyüdüm. Gülünün Solduğu Akşam, Darağacında Üç Fidan (daha önce okuyanlar bu kitabı burada göremediler. Çünkü, kitapla ilgili yaptığım 1 paragraflık alan nasıl olduysa silinmişti. Bu kitapla ilgili özel bir yazı yazmalıyım sanırım..) etkiledi beni. Farklı şeyler okumak geliştirir insanı derdi Şenay hocam.. Geliştim. Düşüncelerim gelişti. 'Adı: Aylin' o yaşımda sarsılmama sebep olmuş, 'Paramparça' 1 günde okutmuştu kendini bana..

Üniversite yıllarımda okuduğum alana eğilip, genellikle onunla ilgili kitapları okudum; Lise’deki Coğrafya Öğremenim Vedat hoca’nın önerdiği Arkeoloji’nin Romanı: Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler, Üniversite Hazırlık Dershanem Dörtler dershanesi’nin Müdürü Serhat hoca’nın hediye ettiği Arkeolojinin Delikanlısı - Muhibbe Darga Kitabı ve daha bir sürü kitap..

Şu Çılgın Türkler, Da Vinci Şifresi takip etti beni etkileyenleri..

Aklıma ilk gelenleri sıraladım..

Bu mim’e beni de katan sevgili Şevval’ciğime çok ama çok teşekkürler..

Kim okuyup, beğenirse mim'i, ebe o olsun :)

23 Nisan 2008 Çarşamba

Bugün 23 Nisan..

Ata'mın en sevdiğim fotoğraflarından biri..
Bu günü bize armağan eden Ulu Önder Atatürk'ü sevgi, saygı, özlem ve keşkelerle anıyorum..

Bütün çocukların ve benim gibi hala içindeki çocuğu dinleyen herkesin günü kutlu olsun!
Çocuklar sömürülmesin, ileride mutlulukla hatırlayacakları çok özel ve güzel günler geçirsinler.. Hepsi, herkes mutlu olsun..
Bütün günümü 3 yaşındaki yeğenime ayıracağım.. Parka götürüp, bütün gün onunla ne istiyorsa onu oynayacağım; tıpkı diğer günlerdeki gibi.. Ama bugün kendini çok daha özel hissetsin istiyorum. Yoksa o zaten bizim en özelimiz..

Sevgiler..
23 Nisan 2008 / 00.49

8 Nisan 2008 Salı

Umut Dolu Çantalar


Ünlü Amerikan aksesuar markası Coach'un çantaları, Türkiye'den 29 yardımseverle birlikte Hollywood'un ünlü aktrisleri Brooke Shields ve Mandy Moore ile Coach'un tasarımcısı Reed Krakoff tarafından 'Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı' için yeniden şekil buldu. Ünlülere gönderilen çanta ve boya malzemeleriyle oluşturdukları çantalar açık arttırma yöntemiyle satılacak. Türk ünlülerin çantaları 2500 ytl.
Ünlü tasarımcılar arasında, Sezen Aksu, Cemil İpekçi, Tarkan, Gülse Birsel, Beyazıt Öztürk, Hülya Avşar, Demet Akbağ, Çağla Şıkel, Belçim Erdoğan, Cengiz Abazoğlu yer alıyor.

Ayrıntılı bilgi ve birbirinden güzel tasarımları görmek ve satın almak için tıklayınız.

4 Nisan 2008 Cuma

Freelance-im

Canım Esra'cım çok faydalı ve akılcı bi'şey yapmış, bir arkadaşıyla.. Çoğu insanın iş bulmadaki zorluğunu göz önünde bulundurmuş ve yararlı bir hareketi başlatmış iki güzel insan. Esra'nın kendi sayfasında yazdığı açıklayıcı yazıyı aşağıya ekliyorum. Siz de freelance iş ve eleman bulma zorluğu içindeyseniz, inanın çok başarılı, yararlı bir sayfaya gideceksiniz.. Esra'cığım, bu güzel düşüncen için çok çok teşekkürler sana, akıllı ve yardımsever arkadaşım benim!!

Okuldan mezun olduktan sonra, kendi işimin haricinde Freelance bir şeyler de yapmayı çok arzuluyordum fakat iş bulmada ciddi sıkıntılar yaşıyordum.

Türkiye'de iş verenler güven eksikliğinden dolayı freelancerlarla çalışmak istemiyorlar. Bu sebepten dolayı, iş bulmak da sıkıntı çekiyordum. Benim gibi freelance çalışmak isteyen bir çok kişinin de, aynı sorunu yaşadığını farkettim. Bu yüzden, arkadaşım Seda ile birlikte Freelance-im'i kurmaya karar verdik. Bunu yaparken de amacımız Freelancerlar ve iş verenleri aynı platformda bir araya getirmekti. Bundan sonraki amacımız ise, daha çok kişiye ulaşıp, bizimle aynı sıkıntıları yaşayanlara biraz olsun yardımcı olabilmek.

Eğer sizin de freelance işe veya elemana ihtiyacınız varsa freelanceim@gmail.com kendi tanıtım yazınızı gönderin ve biz de en kısa zamanda yayınlayalım.

2 Nisan 2008 Çarşamba

Mercimek Prensim ve Canım Arkadaşım Palyanço'mla Buluşmamız

2007 Aralığının son günleri.. Mutlu bir haber bekliyorum canım Palyanço'mdan. Ha geldi, ha gelecek.. Ve bir sabah, bir mesaj: 'Mercimeğin aramızda' diyen sımsıcak bir mesaj.. Havalara uçtum desem az kalır. Ne yapacağımı şaşırdım, elim ayağıma dolaştı :) Daha hediyesi bile hazır değildi mercimek prensimin. O halde önce o halledilmeliydi. Bu arada Palyanço'ma 'ben yarın sabah gelebilirim ancak' denildi ki süpriz olsun :) Göz pınarımda biriken yaşlar eşliğinde..

Doğruca Nautilus'a gidildi ve minik prensimin hediyesi seçildi. Sonra gitmem gereken bir okulum vardı, oraya gidildi ama içim kıpır kıpırdı. Okulda durulamadı, doğruca Kadıköy'e inilip, karşıya geçildi. Bakırköy iskelesinden koşar adım meydana yüründü. Hastahanenin adını bilmeyen şoförlerle baya bi'uğraşıldı :) Ama o an bile aklım mercimeğim ve canım arkadaşım Palyanço'mdaydı. Minibüs işi halledildi, hastaneyi görür görmez minibüsten atlandı :)

Oda numarası soruldu ve yine koşarak üst kata çıkıldı. Numaraya bakmadan odaya girildi. Çünkü tek farklı kapı oydu. Hepsinden farklı ve değişikti. Çok güzel hazırlanmıştı.
O ara hastahanenin beni tutması umrumda değildi :)

İçeri girdim ve sımsıcak dostum Palyanço'mun o, içinin güzelliğinin yansıdığı güleryüzüyle karşılaştım. Koşup, hemen sarıldım. Kuzeni de oradaydı, sonra annesi de geldi Palyanço'mun; ve birkaç akrabası daha. Hepsi çok tatlı ve çok samimi.

Tabi ben mercimek prensimi bekliyorum heyecanla. Ama o sırada Palyanço'm doğum hikayesini anlatıyor. Tüylerim diken diken, gözlerim dolu dolu onu dinliyorum. Ne kadar güzel bi'şey aslında anne olmak, anne ola-bilmek.. Canım dostum çok çok iyi bir anne olacaktı, taa başından beri emindim..

Sonra biz Palyanço'mun anneciğiyle Efe paşayı görelim diye bebek odasına çıkmak için ayağa kalkmışken odaya bir mucize girdi, allahım olamazdı böyle bi'şey, muhteşem bir duygu bu.. Gözlerini açmaya üşenen, dokununca ters ters bakan, sanki 'annemin karnında iyiydim ben, ellemeyin beni' diyen bir mercimek prens.. Arada da yandan gülüyo :) Çok çok çok sevimli, maşallah prensime. İçime sokmamak için kendimi zor tuttum. Muhteşem bi'varlık bu! Gripten yeni kurtulmuş olmasaydım, mıncırıcaktım ama korktum :( Uzaktan sevmekle yetindim sadece. Palyanço'mlar geldiğinde bol bol kucaklayacağım inşallah prensimi..

Palyanço'm hamile olduğunu ilk söylediğinde, herkes kız demişti ama benim içime erkek olacağı doğmuştu. 'Mercimek Prensim' olacaktı o benim.. Daha dün gibi.. Bir yeğenim daha olacaktı. Büyüdüğünde 'ben senin şu kadarlık halini biliyorum' diyeceğim, daha hayata merhaba demesinin üzerinden birkaç saat sonra nefesini 50 cm öteden hissettiğim bir yeğenim..
Çok seviyorum ikinizi de.. İnan, canım Palyanço'm.. Bana seni kazandıran blogumu da seviyorum :) O olmasaydı tanışamazdık, ben de senin gibi bir dost kazanamazdım..
İyi ki varsın melek dostum benim, iyi ki varsın mercimek prensim! Bana kattığınız tüm güzelliklere sonsuz teşekkürler.

Şimdi 3 aylık kocaman bir prens oldu benim mercimek prensim. Hızla büyüyor, annesini, babasını geceleri uyutmuyor. Hep gülüyor. Gülen yüzü hiç solmasın canımın, hep mutlu, sağlıklı, huzurlu olacağı bir ömür geçirsin. Maşallah benim prensime.. Hep ama hep gülsün, kahkahalarla, tıpkı şimdilerde yaptığı gibi :)

Geleceğiniz günü sabırsızlıkla bekliyorum canım Palyanço'm, alırız prensimizi ortaya, gezeriz bi'güzel.. Ben de doya doya sarılırım her ikinize de :)

Sizi çok seviyorum canlarım..

Aslında kelimeler ne kadar yetersiz.. Mucize bi'şey: doğum. Ve mucize bir varlık: bebek.. Ne yazsam az kalıyor.
Kazandığım bir dost: Palyanço.. İçime sokasımın geldiği, özlemini ta içimde duyduğum bir melek: Efe.. Gerçekten kelimeler çok az kalıyor..



02 Nisan 2008 / 03.28

1 Nisan 2008 Salı

Çocuk İstismarını Durdurun

Aslında bu bir mim. Şimdiye kadar yapılmış en doğru-dürüstü. Buradan ayrıntılarına ulaşacağınız mimin 3 şartı var:
  • Mim konusu; Çocukluğunuzdan hatırladığınız ilk şarkı ve şu anda dinlediğinizde hissettirdikleri.
  • Banner
  • "Çocuk istismarını durdurun" sloganının yazıda geçmesi.
Çocukluğumdan aklıma gelen ilk şarkı; sevgili Sezen Aksu'nun 'Sen Ağlama' şarkısı. Nedense pek duygulandırırdı beni; kimse ağlasın, üzülsün istemezdim çünkü. Şimdi de öyle.. Hele çocuklar hiç ağlamasın, hep mutlulukla hatırlayacağı bir çocukluk geçirsinler.
Bunun için de Çocuk İstismarını Durduralım!

"Dünyayı güzellik kurtaracak.
Ve bir insanı sevmekle başlayacak herşey."

Elimizden ne geliyorsa yapalım; mesela bu mimin hızla yayılmasını sağlayalım.