Moda..
İstanbul'daki en huzurlu kaçamak bence. Moda çay bahçesinde çayı yudumlayıp, ha belki girişteki simitçiden bir simitle, şöyle denizin maviliğine üstten bakmak, şımarık kedileri sevmek, en güzel karelere tanıklık etmek, en seven sevgilileri görmek, bazen hüzünlü ayrılıklara tanıklık etmek, Ali Usta'nın dondurması için kuyrukta beklemek, 81300 Moda'da Barış Abi'nin saçlarının savrulduğu sokaklarda yürümek ve Beyaz Dürüm'de tantuni yemek..
Moda, sevgilim demek..
Moda’nın tarihi İstanbul’un kuruluş tarihinden eskiye dayanır. Moda’nın geçmişine baktığımızda, burada yaşadığı bilinen ilk uygarlığın Fenike uygarlığı olduğu görülür. Kazılar ışığında yapılan tespitlere göre, Moda Burnu’ndaki Kalkedon şehri, Fenikeliler tarafından Karadeniz kıyılarında kurdukları şehirlere hareket etmek için durma, gereksinimlerini tamamlama merkezidir. Daha sonra ise M.Ö. 675 yılında, Anadolu’nun Ege kıyılarından gelen ve Yunanistan’a inen Akaların bir kolu iki Fenike şehri olan Fikirtepe’deki Karhadon ve Moda’daki Kalkedon şehirlerini alarak bugün Bahariye, Mühürdar ve Moda olarak bildiğimiz yerlere yerleşir.
Osmanlı dönemine gelindiğinde ise Moda, özellikle Avrupa’dan gelen azınlıkların 19’uncu yüzyılın sonlarına doğru yoğun bir şekilde yerleştiği yer olarak görülür. Özellikle İstanbul’da yaşayan İngilizlerin tamamına yakını burada yaşardı. Batılaşma hareketlerinin yoğunlaştığı dönemde Osmanlı ileri gelenleri, Rumlar, bürokrat, sanatçı ve bilim insanları da bu semte akın etmeye başlayınca, semt, insanlar arasında Moda adıyla anılmaya başlar.
Moda, 60’lı yıllarda Ajda Pekkan’ın “Moda Yolu” şarkısıyla da uzun süre dillerden düşmemiş. Bu arada yarın P&G'nin geçtiğimiz hafta düzenlediği Ajda Pekkan konserinden bahsedeceğim.
Ali Usta'dan alınan dondurmanın keyfine varırken, karşısındaki konak göze çarpar tüm ihtişamıyla. Bu konağı padişah doktoru Ali Paşa yaptırmıştır. Projesi İtalyan bir mimar tarafından çizilen konağın ön cephedeki ana giriş kapısı dört mermer sütunun taşıdığı sundurmayla iç içedir. Kapıya yönelen yol yarım ay şeklinde kenarları mermer kaplı parke mozaiklerden yapılmıştır. Bu kapıya varırken çıkılan merdivenler Roma işlemeli tırabzan ve korkuluklarla desteklenmiştir. Konağın günümüzdeki sahibi dünyaca ünlü piyanist Ayşegül Sarıca’dır.
Kaynak: City Life
İlk fotoğraf: sekipetel.com
2., 3. ve 4. fotoğraf: 2008 yılından ben :)