29 Ocak 2014 Çarşamba

Park Yatak mı Beşik mi?

Bebeğimiz olacağını öğrenince bir takım hazırlıklar başlamıştı haliyle. Bebek ilk zamanlar nerede yatacak diye düşünürken, park yatak diyenlere, 'ayy yok istemem' diye burun kıvırmıştım. Sonra burada yeniden düzenlediğim beşiği yazmıştım hatırlarsanız.


Bebeğimiz geldi çok şükür. Annelerin, anne adaylarının her daim yanında olan, türlü etkinliklerle yalnız olmadığını hissettiren 'internet anneleri' nin bize cici hediyeleri arasında olan Tripper Park Yatak'tan bahsedeceğim biraz. ErgoCocoon Kundak ve Tripper Baston Puset'e ise ayrıca değineceğim. 


Asla dediğim park yatak, eve geldiğimiz ikinci gün neredeyse kurtarıcımız oldu. Şöyle ki, beşiğimizin fotoğrafta da görüldüğü gibi her tarafı kapalı. İlk gece neredeyse hiç uyumadan 5-10 dkda bir kontrol amaçlı kalkıp baktık. Nasıl yatıyor, ağzını kapamış mı, yüzü açık mı, üstünü açmış mı vs vs. Belki ilk acemilik ama, oldukça zorladı bu durum ve belki de hayatımızda ilk defa bize verilen bu büyük sorumluluk bizi.


Ertesi gün hemen park yatağı kurduk ve o gece saat başı kurduğumuz telefon her çaldığında yattığımız yerden bebeğimizi görebildik. Gerçekten büyük rahatlıkmış. Park yataklar için söylediğim tüm sözleri geri alıp, bizi bu konuda rahata erdiren İnternet Anneleri'ne kocaman bir teşekkür selamı yollarım ♥

26 Ocak 2014 Pazar

Bugün Günlerden Güzellik..


16 Ocak 2014..
Nereden bilebilirdim o gün gittiğim kontrolde bebeğimi kucağıma alacağımı..

Günü geçen bebiyonun hala gelmeye niyetinin olmaması bir yana, bir de kanala yakın olan kafası gittikçe yukarı çıkmakta. Üstelik erken başlayan sancılar son bir haftada geçti. İlk kalp atışını birlikte duyduğumuz Sibel, bir de ben geleyim şu kontrole diyor, 16 Ocak'taki randevumuz için.

Sabah gidiyoruz, yok diyor Başak Hanım, iyice yukarı çıkmış. Sezaryene karar veriyoruz o anda. O kadar normal doğum istememe rağmen. Beklemek korkutucu geliyor o an. Kabul ediyorum.

8 Ocak 2014 Çarşamba

Merhaba 40. Hafta ♥


Oldu mu olmadı mı, gün gün saat saat sayarken geldik mi son viraja. 40. haftayı iyice meraklanan kalbimle, artık yeri daralan kızımın göğüs kafesime doğru ağır tekmeleriyle, içimden ejder çıkacak sandığım alev alev yanan bir mideyle, otururken kapanmayan bacaklarla ve tosun gibi bir silüetle karşılıyorum. 

Oysa daha dün gibi bebeğimin benimle olduğunu öğrenmem..
Anneler gününden iki gün önce, sabah uyandım. Yaşadığım sol kasıktaki saat tiktakları gibi atmaları saymazsak hiçbir belirti yok ama saat gibi işleyen hormonlarım o gün her ay başıma gelenin yine gelmesi gerektiğini düşünüyor. Henüz erken, sabahın körü. Kociş işe gidiyor, ben bir sağa bir sola dönüp, anneler gününü beklemeyi düşünüyorum içimdeki kıpırtıyla. Tabi bu sadece 2 dk sürüyor.