30 Ekim 2008 Perşembe

'Ayrılık Vakti' ve Nurettin Rençber

Üniversite 1. sınıftaydım. İlk dönem özel yurtta kalmış, daha sonra eve çıkmıştım. Yurtta, odadaki 2 arkadaşımla tv izlemeye pek inmez, genelde odamızda müzik dinlerdik dersimiz yoksa. Şimdi hatırlayamadığım bir radyo kanalında hep aynı saatte bir türkü çalardı. Adı-sanı söylenmeden direkt türküyü çalarlardı. Söyleyeni bulmak için baya bir zaman geçirdim. Bulduğumda ise, çok sevinmiştim: Nurettin Rençber.

Odamızda müzik seti değil de daha küçük boyutlu bir kasetçalar vardı. Gerçi 1 ay boyunca 'Nurettin Rençber' albümü aradım. Türküyü çok seviyorum ama ismini de bilmiyorum...
Bi'kasetçide buldum sonra, 3-4 albümünü. Bütün türkülerin isimlerine baktım ama benim sevdiğim türküyü çağrıştırmadı hiç biri. Nurettin Rençber albümü bulmuş olmamdan kaynaklanan sevinçten midir nedir, 'Ayrılık Vakti' adlı türkünün benim sevdiğim türkü olduğunu bilmeden aldım o albümünü. İçimde garip bir hüzün, o türküyü devamlı dinlemek istiyorum ben, o sesi dinlemek istiyorum ama bulamadım diye. Ama hiç değilse Nurettin abi'nin sesini duyacağım diye yurda gidip, bir an önce kasedi çalmak istiyordum bir yandan.

Odaya girdim. Teybe koydum kasedi:

Vakti geldi ayrılığın, ne yapsak boş...
Kurtulamaz bu sevda bu amansız rüzgardan
Anla beni geçmişteki günlerimiz
Birer birer hayal oldu
Birer birer yalan

Gözlerindeki yaşı sil canım
Beni burda bırak git
Gereksiz artık anlamı yok sözlerin
Bu aşk gömülmeli

Oysa senle çok zamanlar paylaşırdık
Acıları umutları hiç usanmadan
Yüreğimde saklı kalan anılarla
Gidiyorum bu şehirden sevdiğim hoşçakal

Gözlerindeki yaşı sil canım
Beni burda bırak git
Gereksiz artık anlamı yok sözlerin
Bu aşk gömülmeli


Benden mutlusu yok tabi... Sonra Nurettin Rençber dinleyicisi olarak, diğer türkülerini de sevdim. Ama en çok Karagül'ü sevdim. Sevdiğimle söyledik hep...

İkimizde acemi birer aşıktık o zamanlar

Sen yollarda eski bir aşka ağlıyordun
Bense kendimi usta sanıyordum bu işlerde
Ve yağmur gibi akıp giden yıllardan
Geriye ne kaldığını bilmiyordum seni tanıyana kadar
Ama farkındaydım yinede
Ne zaman seninle olsam
Tanıdık bir kuş cıvıltısıyla uyanırdım her sabah
Şimdiyse kırılgan mektuplar yazıyorum
Hangi adrese göndereceğimi bile bilmeden
Malumun olsun ben sende ülkemi sevdim
Hüzün dolu yağmurlarla taşan boynu bükük nehirleri
Ben sende yolları sevdim
Dallarına hiçbir kuşun konmaya bile yanaşmadığı ağaçlarla kaplı yolları

İkimizde acemi birer aşıktık aslında
Ve çoğu defa
Ne yapacağımızı bilmeden serseri dolaşırdık sokaklarda

Ben sende ülkemi sevdim
Hüzün dolu yağmurları
Mor kanatlı turnaları yar...

Ben sende rüzgarı sevdim
Alıp götüren yılları
Saklı kalan umutları yar...

Ne yeminler bozdum
Geceler büyürken sensiz
Ne yeminler bozdum
Yıllar geçerken sitemsiz
Ne yeminler bozdum
Tarifi bile imkansız
Senin için ey karagül

Ben sende yolları sevdim
Yüreğinden gelip geçen
Sevda yüklü katarları yar...

Ben sende seni sevdim
Avuçlarken yüzünü
Yahut dokunurken sessiz yar...


Nurettin Rençber ve türküleri ile ilgili bilgi için tıklayınız.

29 Ekim 2008 Çarşamba

Bayramımız Kutlu olsun..

Cumhuriyet Bayramı'mız Kutlu Olsun.
Sevgi, saygı ve birliktelikle nice 29 Ekim'lere...

28 Ekim 2008 Salı

Canım Murano'larım


Efendim bu güzel haberi, güzel bir olayla pekiştireyim dedim: Fi tarihinde Sinem'ciğim tarafından gönderilen ve benim yazmakta geciktiğim Muranolarımdan bahsedeyim :)

Canım, ince ruhlu, kibar arkadaşım gittiği İtalya seyahatinden beni unutmayıp, dünyaca ünlü Murano cam boncuklardan getirmiş. Hazır takı değil; yapmayı seviyorum diye boncuk... Düşünceli arkadaşım benim..

Renkleri o kadar güzel ki, görür görmez "Persepolis" filminin afişini hatırlattı bana. Bu yüzden beraber fotoğrafladım onları.
Filmi de bir ara izleyip, yorumumu yazacağım..

Çok düşündüm, boncuklarımdan ne yapayım diye.. Uğurlu saydım onları. Bu yüzden hep ya da en azından sınavlarımda ve benim için önemli günlerde yanımda taşıyabileceğim bi'şey olsun istedim. Anahtarlık olarak çanta kullanıyorum ben, bu yüzden anahtarlık olmadı. Çok takı takan biri de değilim :) Öyleyse sırayla lastik misinaya dizilip, her an yanımda taşıyabileceğim bir bileklik oldular..

Çok seviyorum boncuklarımı, şimdiki halleriyle bilekliğimi :)
Canım arkadaşım, düşüncelim.. Çok ama çok teşekkür ediyorum sana..
İyi ki tanımışım seni..

21 Ekim 2008 Salı

Koca Adam Dayandı!!

Anıl'a uygun ilik bulundu !!!!!!!!

Nasıl güzel bir haber bu! Nasıl içim ferahladı, nasıl da içimdeki sıkıntı koca bir feryatla çıktı içimden..

Biliyordum, inanın biliyordum..

Zarife'ciğim verdi bu güzel haberi az önce.. Sıra operasyonda dedi..
Maçı kazandık ya gerisi vız gelir..
Şükürler olsun Allah'ım..

Bu da Facebook'ta Dayan Koca Adam adlı gruba Yalın'ın yazdığı yazı;


Utanmadık, sıkılmadık. Canımız, ciğerimiz Anıl Aydın kan kanseri,
bildiğiniz lösemi dedik…
Kemoterapi tutmadı, bize “ilik” lazım dedik.
Verin iliği, size canımızı verelim dedik.
Binlerce olduk bir anda. Can vermeye hazır binlerce yürek…
Her gün yüzlerce insan koştu hastanelere.
Bugüne kadar ilik bankasında 5bin kayıtlı gönüllü verici varken,
15 günlük sürede, neredeyse bu rakam kadar insan gönüllü verici olmak için başvurdu.
Anıl’ımız sarı-kırmızı olsa da,
Sarı-lacivert denedik, siyah beyaz denedik, yeşil-siyahı, mavi’yi, turuncu’yu denedik…
En uygun rengi bulmak için, tek yürekte, tek renk olduk…
Anıl’la birlikte binlerce insan dayandı, koştu, dualar etti.
Ve şimdi, canımız, ciğerimiz Anıl Aydın’a UYGUN İLİK BULUNDU.
Şuan bu haberi okuyan binlerce insan gibiyiz…
Mutluyuz, seviniyoruz, “çok şükür” diyoruz…
En zor maçı kazandık.
Şimdi dualarımızla operasyonun başlayıp bitmesini,
ve Anıl’ın taburcu olmasını bekliyoruz…
Ama İşimiz bitmedi…Yeniden başlıyoruz…
Kan vermek için hastanelere koşmaya devam edeceğiz,
Daha çok ilik bağışçısı bulup,
ilik bekleyen binlerce güzel insanın umudu olup, onların yanında duracağız.
Anıl’ı da yanımıza alıp,
Onlara; siz de “DAYANIN KOCA ADAMLAR” diyeceğiz.

UluslararasI ArkadaşLIk Ödülü / Friendship Around The World Award


Uzun zaman yazmadım, yazamadım.. Tek bir konuya odaklanılsın istedim belki de ama hayat devam ediyor.. Hepimizin de elinden bu kadarı gelebiliyor; kan vermek ve tanıdıklarımıza haber salmak.. Hayat işte..

Dünya çapında blogger arkadaşlarımızı tanıtmak amaçlı bir ödül var. Bana bu ödülü layık gören sevgili Zilsiz Zarife'ciğim, sevgili Nazo'cuğum, sevgili Craft Woman'cığım ve sevgili Lacheen'ciğime çok ama çok teşekkür ediyorum.

Sevgili Egeli'ye ise, ayrıca teşekkür ediyorum.. O kadar duygulandırdı ki beni, bu ödülü bana layık görmesinin altında yatan sebep.. Çok çok teşekkürler sevgili Egeli'ciğim..

Sevgili Çocuklaçocuk'cuğumdan da gelmiş ödül; çok ama çok teşekkürler..

Şimdi benim de bu ödülü dağıtmam gerekiyor. Bana yollayanları ve onların listelerinde olanları yazmamaya çalışacağım ki aynı kişiler etrafında dönmesin ödül.. Yine de gözden kaçanlar olabilir, şimdiden özür diliyorum.. Ama oyun bu :)
İşte bir uzun liste de benden :)

# Açalya
# Archi*Sugar
# Aslı'nın günlüğü
# Ağaca Bir Taş Attım
# Crebro
# Çocukla Çocuk
# B5
# Bembi'nin Eskiz Defteri
# Deniz
# Elim Kolum
# Esra
# Figen
# Fikrimin İnce Gülü
# Flame
# Haydins
# Işitme Kaybı
# Mehmed Kaan ve Annesi
# Mutfakta Zen
# Nalan Ablacım
# Palyanço
# Perili Köşk
# Pi-nik Kuş
# Pure Absinthe
# Sanem
# Sinem Yaman
# Yasemin
# Zilsiz Zarife'cim
# Şev_Lal

Hepinizi çok seviyorum..

10 Ekim 2008 Cuma

DAYAN KOCA ADAM

Arkadaşlar Anıl’ı sahiplendik.. O artık hepimizin arkadaşı, dostu, kardeşi, oğlu, ağabeyi..

Anne değilim.. Sadece Bri'nin yerine koyabiliyorum kendimi.. Çok zor.. Sevdiğimi düşündüm, maili okuduğum tüm gece ve şimdiye kadar.. Hiç ağlamadığım kadar ağladım belki de.. Üzmek için değil, hislerini paylaştığımı belirtmek için yazıyorum.. Allah Bri'ye ve sevenlerine sabır, Anıl'a da şifa versin demekten başka bi'şey gelmiyor elimden maalesef..


Konuyu özetlemek gerekirse; kardeşimiz lösemi. Kemoterapiye ne yazık ki cevap vermemiş.

İlik nakli gerekiyor. 2 aylık bir süre öngörüyor doktorlar. Bunun için de, aşağıdaki adreslere gidip kan örneği verilmesi gerekiyor. Bunun için ücret ödenmesine de gerek yok.

KAN GRUBUNUN FARKLI OLMASININ HİÇ ETKİSİ YOKmuş arkadaşlar. Facebooktaki DAYAN KOCA ADAM adlı grupta bir arkadaş yazmış: Hastaya en uygun vericinin saptanması için doku grubu tayini yapılması için kan alınır. Doku grubu, kandaki akyuvarların (beyaz küre) üzerinde bulunan özel işaretlerdir. Bunlara HLA-doku grupları denir. Kan grubundan farklıdır. Kan grubu, alyuvarların (kırmızı küreler) işaretleridir. Doku grubu tutması için kan gruplarında uygunluk olması şart değildir. Hasta ile vericinin doku grubu tutuyorsa kan grubu farklı da olsa nakil yapılabilir.

Ayrıca, Her ilden ilçeden, özellikle ilik bankası olmayan illerimizden toplu olarak; en az 10 kişi olmak üzere 3 tüp kanı bir tıp merkezinde ya da sağlık ocağında aldırıyorsunuz ve toplu olarak İST.TIP FAKÜLTESİ TEMEL BİLİMLER BİNASI 3.KAT TIBBI BİYOLOJİ ANA BİLİM DALI İSTANBUL adresine Yurtiçi Kargo ile ücretsiz olarak gönderebiliyorsunuz...

Kan bağışı yapabileceğiniz adresler;

İSTANBUL

İSTANBUL CAPA TIP FAKULTESI

Temel Bilimler Binasi

Acil Giris Kat:2 No:10



ANKARA

Ankara Universitesi Tip Fakultesi



İZMİR

Ege Universitesi Tip Fakultesi


KAYSERİ
Erciyesi Üniversitesi Tıp Fakültesi



GAZİANTEP
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi



BURSA

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi


7 Ekim 2008 Salı

ACİL !!

Arkadaslar merhaba,

Buraya sizden yardim istemek icin yaziyorum.Cunku ne yazikki elimden cok daha fazlasi gelmiyor.Benim daha 25 yasinda hayat dolu Anil isminde bir arkadasim var.Bundan 4-5 ay once ne yazikki kendisine losemi yani bizim bildigimiz ismiyle kan kanseri teshisi kondu.

Herşeyin güzel gittiğini sandigimiz bir anda 3. kemoterapisini almak için hastaneye yattıiginda hastaligin kendini yenilemis oldugunu öğrendik....0'dan başlamis herşey..

Şu anda Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde (İnciraltı) yatıyor,verebilecekleri en kuvvetli ilacı veriyorlar...Ve sadece 2 aylık bir zaman ongoruyorlar..

2 ay içinde kemik iligi bulunmazsa ilacın çok buyuk zararlar vermeye baslayacagi soyleniyor.

Kemoterapi olmadi ne yazik ki.

Tek cozum ise ilik nakli.

Elimizde olan sure ise 60 gun

Kelimelerin tükendigi bir an olur ya iste oyle bir andayiz...

Milyonda 1 ihtimal deniyor...

Benim 1 milyon tane arkadasim yok onunda öyle,ama oyle guzel insanlar tanıyoruz ki şimdi...Yurt disindan bile biseyler yapmaya calisiyorlar.En azindan herkes kendi yakinlarina bu durumu aktarirsa belki hep beraber o milyonu bulabiliriz.

Herkes elinden geldiğince katkıda bulunuyor.Hic tanimadigimiz insanlar bizim için bir suru yeri ayaga kaldırdılar bir seyler için ,Anil icin mucadele veriyorlar.

Biri televizyonları arıyor,biri gazeteye soruyor biri forumlara yazıyor..Kimisi para toplama kampanyası başlatalım diyor..Keske sorunumuz para olsa...Paranın elde edemiyecegi birseye ihtiyacimiz var..İlige..Milyonlarca kisinin içinden cikacak olan o kisiye…

Şimdilik sadece İstanbul,Ankara ve İzmirde kan alınıp degerlere bakılabiliyor.

Facebook'ta DAYAN KOCA ADAM diye bir grup kuruldu.

Anıl icin canimiz icin iliginin uyup uymadigini ogrenmek icin sadece 1 tup kan vermeniz yetiyor.

Eger siz de Dayan koca adam diyorsaniz asagidaki adreslere gidip 10 dakika ayirmaniz yetiyor.

Simdiden desteginiz ve duyarliliginiz izin tesekkurler.

Sevgiler,



Ozlem


ANIL AYDIN icin;



İSTANBUL

İSTANBUL CAPA TIP FAKULTESI

Temel Bilimler Binasi

Acil Giris Kat:2 No:10



ANKARA

Ankara Universitesi Tip Fakultesi



İZMİR

Ege Universitesi Tip Fakultesi




BURSA

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi

6 Ekim 2008 Pazartesi

Sevdiğim Türler

Genelde korku-gerilim filmleri severim ben. Abuk sabuk 'böö' filmleri değil ama. Olabilitesi yüksek ve beni sonuna kadar gerecek filmlerden. Bu yüzdendir ki, 'Panik Odası' hayatımın gerilim filmidir benim için. Tanıdığım herkese izlettim o dönem ve her izlediğimde aynı heyecanı hissettim.

Testere 1 ve 2'yi aynı gece izlediğimde, 2 gün uykuya dalmakta zorlandım, ya başka yerde uyanırsam diye :) Şimdi Testere 4'ü izlemeye cesaret bile edemiyorum.

Büyü, aslında ne saçma, ne komik bir korku(!) filmiydi. Ama çok gerildim. Sinema'dan eve nasıl gittiğimi, Cevşen'imi 3 gün boyunca harıl harıl nasıl aradığımı bir ben bilirim. Dedim ya olabilitesi yüksek konular geriyor beni.

Tabi Romantik filmler de vazgeçilmezim.. City of Angels'ı tek geçerim bu konuda..

3 Ekim 2008 Cuma

Ol(ma)du Baştan Deniz

Bu sefer oldu! Tam gününde hatırladım! Geçen yılki gibi sonradan özürlerle kutlamayacağım :) Çok mutluyum şimdi!
İyi ki doğmuşsun Deniz'cim!
Mutlu, huzurlu, sağlıklı bir yıl diliyorum sana; tüm ailenle birlikte!
İyi ki tanımışım seni, iyi ki tanışmışız..
Öpüldün!



*Dipnot: Blogger'ın tarihi 2 Ekim diyor ama aslında ayın 3'ü ve saat 01:48 :)
*Not: Bu arada Blogger'ın arka planındaki sorun genel mi, benden mi kaynaklanıyor anlamadım. Oysa ne güzel süsleyecektim ben bu yazıyı :(

1 Ekim 2008 Çarşamba

Bayram Mesajı



Sevdiklerinizle birlikte şeker gibi bir bayram geçirmeniz dileğiyle..


Fotoğraf alıntıdır.