21 Kasım 2012 Çarşamba

Kız Kumu, Hüzünlü Sonu


Hüzünlü pek çok aşk hikayesi, pek çok efsane dinledik büyüklerden. Bir çoğu kitap aralarında sararan sayfalara not edildi.
Marmaris'in Kız Kumu efsanesi de alıp, başka diyarlara götürür, her dinleyeni, her okuyanı..

"Eski zamanlarda civarın kralının kızı ile bir balıkçı birbirlerine aşık olmuş. Ancak, şartlar bu ya, kral kızı balıkçıya varamazmış. Hal böyle olunca, kız ile delikanlı gizli gizli buluşmaya başlamışlar. Kral bunu zaman içerisinde öğrenmiş ve takip ettirmiş kızını...
Krala anlatmışlar sonra; balıkçı denizden geliyor, kız kumsalda onu bekliyor, bulunduğu yeri ışıkla işaret ediyor delikanlıya ve gün ağarana kadar ayrılmıyorlar. Kral, askerlerine kızını yakalamalarını ve kumsalda ışıkla balıkçıya işaret göndermelerini buyuruyor. 
Aynı gece delikanlı ışığı görünce atlıyor kayığına ve kürek çekiyor kralın askerlerine doğru, sevdiğine sarılacak düşüncesiyle.. 
Kız askerlerin elinden kurtuluyor ve koşmaya başlıyor sevdiğini kurtarabilmek için ama koyun taaa öbür ucuna yetişmesi imkansız, atıyor kendini sulara.
İşte o anda kızın adım attığı her yer kumsala dönüşürken peşinden koşan askerler, denize gömülüyor onca ağırlıkla. Kız kayığa, sevdiğine yetişiyor yetişmesine ama askerlerden biri okunu salıyor delikanlıya doğru. Kız ile delikanlı birbirlerine sarılıyorlar ve ok gelip kızla buluşuyor.
Delikanlı, aldığı gibi gidiyor kızı. Sonrasını ne gören var ne duyan.."

Hüzünle okurken bu hikayeyi o kırmızımsı kuma adım attım. Derler ki; o kumlar, kızın kanı denize karışınca kırmızıya boyanmış. Bir ürperti ve bir aşk hikayesinin daha hazinli sonu.. 


 
 

Hiç yorum yok: